Tarih: 30.06.2025 00:38

Şeyh Said Hazretleri şehadetinin 100'üncü yılında Diyarbakır'da yad edildi

Facebook Twitter Linked-in

29 Haziran 1925 tarihinde 47 arkadaşıyla beraber idam edilerek şehid edilen Şeyh Said Hazretleri şehadetinin üzerinden 100 yıl geçti. Şehadetinin yıl dönümünde şehid edildiği Şeyh Said Meydanında Mustazaflar Cemiyeti ve Şehitler Kervanı Platformu Şeyh Said'i anma etkinliği gerçekleştirdi.

Diyarbakır merkez Sur ilçesi Şeyh Said Meydanında Cihat Kaplan ve Abdusselam Şanlı'nın sunuculuğunda düzenlenen program, Hafız Ömer Akgül'ün Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Özlem Ajans ilahi ses sanatçılarının Şeyh Said Hazretlerine ithafen bestelenen ilahi ve ezgileri seslendirmesiyle devam eden programda konuşan HÜDA PAR Mersin Milletvekili Faruk Dinç, günün anlam ve önemine ilişkin bir konuşma yaptı.

"Türk-Kürt İslam kardeşliği yerine Türk ulusçuluğu, Batıcılık, laiklik öne çıkarıldı"

Konuşmasında Şeyh Said Hazretlerinin davasına vurgu yapan Milletvekili Dinç, o gün Şeyh Said'e atılan iftiralar ile günümüzde İslam'a yapılan saldırı ve oluşturulmaya çalışılan algı operasyonlarına dikkat çekti.

100 yıl önce bu meydanda Şeyh Said ve 46 arkadaşının şehid olduğunu vurgulayan Dinç, "İzzetli ve onurluca aziz İslam'a teslim bir şekilde şehid oldular, zillet içerisinde kalmadılar. Çünkü onlar yerin ve göğün sahibi olan Allah'a iman etmişlerdi. Şeyh Said yaşına rağmen 'öylesine bir kıyam edeyim' demedi. Çünkü o zamanlar İslam'a, mukaddesatlara düşmanlık vardı. Tanzimat Fermanı'ndan sonra artık Türk-Kürt İslam kardeşliği yerine Türk ulusçuluğu, Batıcılık, laiklik öne çıkarılıyordu. İngiliz, Fransız ve Yunanlılar; modern ordularına rağmen Müslüman halk olduğu müddetçe galip gelemeyeceklerini biliyorlardı. Çünkü Müslüman halk, kazma-kürek ve sopalarla düşmanın karşısına çıkıyor, geçit vermiyordu." dedi.

"Kılık kıyafete müdahale edildi, İngiliz şapkası takmayanlar canlarından oldu"

Konuşmasında o dönemlerde yaşananları aktarmaya devam eden Dinç, şu ifadelere yer verdi:

"Düşman, her şeyden önce halkı İslam'dan koparılması gerektiğini düşünüyordu. Cumhuriyet yıllarında Kemalist rejim; halkın İslam'la bağını koparmak için harekete geçti, Kur'an alfabesini yasakladı, ümmeti ilimden koparmaya çalıştı, tevhid-i tedrisat kanunuyla eğitimin birleşmesi adı altında yıllardır alim ve mücahitlerin yetiştiği medreseleri kapattı. Yetmedi; kılık kıyafete müdahale etti, ingilizin şapkasını Müslüman halkın giymesine zorunlu hale getirdi, şapka takmayan Müslümanlar asıldı, binlerce insan şapkalı olmadığı için hastanelere giremedi ve birçoğu canından oldu. Bunun yanında sınırlardan dolayı bölük pörçük olan ümmeti bir çatı altında toplayan 13 asırlık hilafet makamını kaldırdı, gazete manşetlerinde Peygamber Aleyhissalatu Vesselam'a hakaretler edildi. Kur'an-ı Kerim eğitimi yasaklandı. Şeyh Said gibi onurlu bir alim ve emir-ül mücahidin buna sessiz kalamadı, harekete geçti."

Dinç, "Şeyh Said alim ve şeyhlerle görüştü, İslam düşmanlığına rıza gösteremeyeceğini söyledi ve harekete geçti. Hareketin ardından Şeyh Said ve arkadaşları ihanetler sonucu Kemalist rejim tarafından idam edilmek üzere bu meydana getirildi. Şeyh Said idam sehpasına çıktığı zaman onu atan vali ve cellada bakarak af dilemedi, aksine 'seninle mahşerde hesaplaşacağız!' dedi. Nitekim Şeyh Said idam edilmeden önce de zindandayken eşi kendisine gelip halkın namusunun çiğnendiğini söylediğinde 'En büyük namus, Namus-u Ekber İslam'dır. İslam gittikten sonra hangi namustan bahsediyorsunuz.' yanıtını vermişti." şeklinde konuştu.

"Tüm karalamalara rağmen Şeyh Said'in sevenleri her geçen gün artıyor"

Şeyh Said Hazretlerine ve kutlu davalarına atılan iftira ve yapılan karalamalara da değinen Dinç, "Şeyh Said'i sevenlerinin çok olduğunu görenler, halkın gönlünden Şeyh Said'i çıkartmak için doğuda 'İngiliz ajanı', batıda Şeyh Said'in kıyamı için 'Kürtçü bir hareket' yaftasında bulundular. Dış devletlere yaranmak için de Şeyh Said'in şeriat için, İslam için cihad ettiğini ve o yüzden onu asıldığını anlattılar. Şeyh Said'e 'İngiliz Ajanı' demek tarihe takla attırmaktır. Çünkü Şeyh Said şehid edildiği dönemde Irak'ın Barzan bölgesinden, şimdiki adıyla Güney Kürdistan'daki Müslümanlar Şeyh Said'e katılmak için geldiklerinde bizzat İngilizler onları engelliyordu. Diğer taraftan o dönem Fransız'ın sömürüsü altında olan Suriye'de de Müslümanlar kıyama katılmasın diye Kemalist rejimin askerleri ile birlikte trenlerle oraya asker yığıp set oluşturuyorlardı. 100 yıldır Kemalist rejim iftira atıyor, yalan ve iftiralarla Şeyh Said'i karalamaya çalışıyor ama elhamdülillah Şeyh Said'in torun, mürit ve sevenleri her geçen gün artıyor. Hiç kimse Kemalist rejimin yalanlarına, iftiralarına kanmıyor. Allah'a hamdolsun biz de Şeyh Said'in yolundayız." diye belirtti.

"Kemalizmin ikiz kardeşi Apoizm' de aynı taktiği uyguluyor"

Bölgede İslami değerleri hedef haline getirip her fırsatta halkı öz değerlerinden uzaklaştırmaya çalışan farklı fikir akımlarına da değinen Dinç, "Kemalizmin ikiz kardeşi Apoizim var. Apoizm'de Kemalizimle aynı taktiği uyguluyor. Apoistler de bu halkın İslam'a, Kur'an'a, Şeyhlerine, Âlimlerine, medreselerine bağlı oldukları müddetçe bir şey yapamayacaklarını biliyor. Şu an fikirsel ve felsefik bunalım yaşayan zat, en son birkaç gün önce Şeyh Said'e, Qazi Muhammed'e, Mela Mustafa Barzani ve diğer İslam alimlerine 'işbirlikçi' diyor. Aynı zihniyet, namaza 'tiyatro', evliliğe 'kölelik', Kur'an'a 'Sümer mitolojisinden alınmış kitap' diyor, peygambere dil uzatıyor. Ebu Cehil'in putlara bağlı olduğu gibi bu zihniyet de Sümer mitolojisine bağlı. Bunlar İslam'ın değerlerini ve Âlimlerini aramızdan çıkarttıktan sonra Kürtlerin takip edebileceği tek zihniyetin kendileri olduğunu iddia ediyor. Bu taktiği de Kemalist zihniyetten çalıyorlar. Bu rolü Kemalist zihniyetten aldıkları için ikiz kardeştirler." ifadelerine yer verdi.

"Şeyh Said ve Bediüzzaman Said'i Nursi'nin halen mezar yerleri ortada yok, Kemalistlerin çığırkanlıktan mı korkuyorsunuz?"

Yüzyıldır devam eden meselelerin çözümünün İslam kardeşliğinden geçtiğinin altını çizen Dinç, "Günümüzde iç cephenin tahkim edilmesi meselesi gündemde. İç barışın sağlanması lazım, doğrudur. İç cephenin tahkim edilmesi bu meydandan Şeyh Said'ten geçiyor. Çünkü biz burada iç cephemizi kaybettik." dedi.

"Şeyh Said bir âlim ve mücahittir, atılan iftiralar onun itibarına zarar vermez" diyen Dinç, "Biz iade itibar kavramını kullanmıyoruz. Şeyh Said'in itibarı tamdır. O şehittir ve şerefli bir mertebededir. Eğer iade itibar gerekecekse bu yalan tarihi yazanlar gitsinler itibarlarını kazanmaya çalışsınlar. Ayrıca Şeyh Said'in mezar yeri hâlen ortada yok. Öyle bir değerlerimize düşmanlık etmişler ki Şeyh Said'in mezarından bile korkmuşlar. Bakın Çanakkale'de cihad eden Müslümanları şehit eden Anzakların bile şu an mezar yerleri bellidir. Yakınları her yıl gelip bu mezarları ziyaret ediyor. Fakat Şeyh Said'in ve Bediüzzaman Said'i Nursi'nin halen mezar yerleri ortada yok. Soruyoruz, kimlerden korkuyorsunuz? Bir grup azgın azgınlığın, laiklerin, Kemalistlerin ortaya atacağı çığırkanlıktan mı korkuyorsunuz? Ne zamana kadar bunların bize dayattığı zillet içerisinde yaşayacağız? Her şeyden önce iç cephe tahkim edilmek isteniyorsa Kemalist rejimin oluşturduğu bu tarihe bir neşter vurulmalı, gerçekler ortaya çıkarılmalıdır." ifadelerini kullandı.

"İslam ve iman kardeşliğini üst kimlik yapmalıyız "

Tarihten örnekler vererek İslam kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirten Dinç, "İç cephenin tahkim edilmesi için bu milletin yaşadığı travmalarla yüzleşmek gerekiyor. Milletin arasında oluşan fay hatlarına müdahale etmek lazım, bu fay hatlarının kapatılması gerekiyor. En önemlisi İslam üst kimliği ile kardeşliğimizi tesis etmemiz gerekiyor. Çanakkale'de, Malazgirt'te, nasıl İslam kardeşliği çatısı altında buluştuksa aynı şekilde İslam ve iman kardeşliğini üst kimlik yapmalıyız. Ancak bu şekilde iç cephemizi tahkim etmiş oluruz. Bu vesileyle Şeyh Said'i, Bediüzzaman Said-i Nursi'yi, İskilipli Atıf Hoca'yı unutmayacağımızı ilan ediyoruz.  Şeyh Said, Hazreti Hüseyin gibi bedenini ortaya koyarak aziz İslam'ın izzetini savunmuştur." dedi.

Milletvekili Dinç'in konuşmasının ardından sahne alan Özlem Ajans sanatçıları, seslendirdikleri bestelerle programa farklı bir renk kattı. Program, sunucuların dizelediği şiir ve Şeyh Said'in veciz sözleriyle son buldu. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —