9376,42%-0,45
39,78% 0,05
46,68% 0,69
4265,02% 0,12
6830,79% 0,36
HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında işgal rejiminin İran’a saldırılarını hatırlatarak, Türkiye’deki kripto siyonist ve masonik yapılara karşı tedbir alınması çağrısında bulundu.
Türkiye’nin potansiyel bir siyonist tehditle karşı karşıya olduğunu ifade eden Demir, “Ülkemizde uzun yıllardır sinsice faaliyet gösteren ciddi bir masonik yapılanma mevcuttur. Bu yapılanmanın devletin hangi kurumlarında, hangi kişiler üzerinden etkili olduğu, nasıl bir ajandaya hizmet ettikleri ve kime karşı sorumlu oldukları çok açık değildir. Medyadan bürokrasiye, akademiden finans dünyasına kadar çeşitli alanlarda bu yapıların sessiz ve derin bir faaliyet içinde olduğu yönünde ciddi emareler var. Bu örgütlü yapıların, ideolojik bağlılıklar temelinde birbirini desteklediği ve stratejik noktalarda kadrolaştığı artık görmezden gelinemez.” dedi.
“Ciddi ve kapsamlı tedbirler alınması zaruridir”
İran ve Lübnan’da yaşanan son saldırılardan ibret alınması gerektiğini belirten Demir, “Her iki ülkede de dış istihbarat servislerinin, içeride devşirdikleri unsurlar aracılığıyla devletin kritik noktalarına nasıl sızdığı, komuta kademelerini nasıl hedef aldığı ve istikrarı içeriden nasıl sarstığı ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin benzer bir tehlikeyle karşılaşmaması için bugünden ciddi ve kapsamlı tedbirler alınması zaruridir.” şeklinde konuştu.
“Sessizlik ya da ihmalkârlık, gelecekte çok daha büyük krizlerin kapısını aralayabilir”
“Siyonist ideolojiye hizmet eden kripto yapılanmaların tespiti, bağlantılarının ifşa edilmesi ve gerektiğinde tasfiye edilmesi, devletin en önemli önceliklerinden biri olmalıdır.” diyen Demir, “Bu yapılara karşı sessizlik ya da ihmalkârlık, gelecekte çok daha büyük krizlerin kapısını aralayabilir.” ifadelerini kullandı.
“Bu teklifin bir an önce yasalaşması hem hukuki hem de siyasi bir sorumluluktur”
HÜDA PAR’ın TBMM’ye sunduğu “Soykırım Suçuna İştirak Etmiş Çifte Vatandaşların Cezalandırılmasına Dair Kanun Teklifi”ni de hatırlatan Demir, “Bu teklif, yalnızca geçmişte işlenen insanlık suçlarına karşı bir duruş değil, aynı zamanda Türkiye’yi gelecekte benzer tehditlerden korumaya yönelik somut bir adımdır. Milletimizin vicdanında geniş bir karşılık bulan bu teklifin bir an önce yasalaşması hem hukuki hem de siyasi bir sorumluluktur.” dedi.
“Asgari Ücret Tespit Komisyonu ivedilikle toplanmalı”
Asgari ücrete ara zam yapılması gerektiğini ifade eden Demir, bunun bir vicdani yükümlülük olduğuna vurgu yaptı. Yılbaşındaki asgari ücret zammının yetersiz olduğuna dikkat çeken Demir, konuşmasına şöyle devam etti: “Daha da vahim olan ise geçmiş yıllarda yılın sonlarına doğru açlık sınırının altına düşen asgari ücretin, bu yılın daha başında dahi açlık sınırının altında kalmış olmasıdır. Bu tablo, sosyal adalet anlayışıyla bağdaşmamaktadır. HÜDA PAR olarak çağrımız şudur: Asgari Ücret Tespit Komisyonu ivedilikle toplanmalı, işçi konfederasyonlarının tamamı sürece dâhil edilmeli ve en azından resmi enflasyon oranında bir ara zam yapılmalıdır.”
Millî Eğitim Bakanlığı’nın okullara gönderdiği genelgeye rağmen mezuniyet etkinliklerinde milli, manevi, ahlaki ve kültürel değerlere aykırı faaliyetlerin yapıldığını belirten Demir, gençlerin bu etkinliklerle ifsad edildiğini ifade etti.
“Bu etkinlikler, gençlerimizi öz benliklerinden uzaklaştırmadan da tertiplenebilir”
“Okul yöneticileri bu uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Israrla bu rezilliklerin işlenmesine müsaade eden yöneticiler hakkında idari işlem yapılmalıdır.” diyen Demir, “Yorgunluk, uykusuzluk ve stresten bir nebze de olsa kurtulan çocuklarımızın sevinmesi, meşru dairede eğlenmesi en doğal haklarıdır. Ancak bu etkinlikler, gençlerimizin sevincine gölge düşürmeden, onları öz benliklerinden uzaklaştırmadan da tertiplenebilir. Bu bilinçle hareket etmek hem idarecilerimizin hem de eğitim sistemimizin asli görevidir. Zira eğitim camiası, gençlerimizin sadece akademik başarıyla değil, aynı zamanda manevi değerlerle donanmış bireyler olarak yetişmesinden de sorumludur. Bu bağlamda mezuniyet gibi önemli bir dönüm noktasının, aile yapımızı ve medeniyet değerlerimizi zedeleyecek unsurlarla kirletilmesine asla göz yumulmamalıdır.” şeklinde konuştu.
“Elektronörofizyoloji gibi uzmanlık gerektiren bir alanda ehil olmayan personelin görevlendirilmemeli”
Sağlık sisteminde önemli bir yeri olan elektronörofizyoloji alanın istihdam kriziyle karşı karşıya olduğunu belirten Demir, bu bölümden mezun olanların kamu kurumlarında iş bulmakta ciddi sıkıntı yaşadığını aktardı. Atamaların yetersiz olduğunu ifade eden Demir, “Daha vahim olan ise bu alana özel yetişmiş nitelikli teknikerler yerine farklı branşlardan mezunların bu birimlere atanmasıdır. Bu durum, yalnızca istihdam adaletsizliğine yol açmakla kalmayıp hizmetin kalitesini de doğrudan etkilemektedir. Elektronörofizyoloji gibi uzmanlık gerektiren bir alanda ehil olmayan personelin görevlendirilmesi, hastaların doğru tanı sürecini de riske atmaktadır.” diye konuştu.
“Bu sorun ertelenemez; çözüm bugünden başlamalıdır”
Elektronörofizyoloji teknikerlerinin özel hastanelerde düşük ücretle çalıştırıldığını belirten Demir, “Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastaneleri, bu alanda bağımsız ve yeterli kadro açmalı; branşa uygun personel alımı sağlamalıdır. Aksi halde, sağlıkta ileri tanı hizmetlerini sürdürecek uzman insan kaynağı hızla tükenme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu sorun ertelenemez; çözüm bugünden başlamalıdır.” şeklinde belirtti. (İLKHA)