10746,98%0,04
40,59% 0,02
47,10% 1,43
4394,42% 2,22
7018,29% 1,30
Diyarbakır'da çiftçilerin büyük bir emekle ürettiği tonlarca domates, kızgın güneşin altında yoğun uğraşlar sonucu yapılan kurutma işleminin ardından batı illerine, oradan da Avrupa ülkelerine gönderiliyor.
Farklı alanlarda çalışan tarım işçileri gibi Diyarbakır'a gelerek kurutma mesaisi yapan Şanlıurfalı yaşlı, genç, kadın, çocuk onlarca işçi, 45 dereceyi aşan sıcaklığın altında yevmiyelerini kazanmak için mücadele ediyor.
Kavurucu sıcaklarda yürüttükleri kurutma mesaisi, yaşam koşulları ve yaptıkları işin zorluğundan bahseden tarım işçileri, günlük 16 saat çalıştıklarını dile getirirken iş sahibi ise koşulların iyileştirilebilmesi için sektörün kooperatifleşmesi, serbest piyasadan borsaya dönüştürülmesi ve devletin bu alanda çalışan işçilere yönelik imkân ve fırsatlar sunması gerektiğini ifade etti.
Şükrü Işık
"Kuru domatesin mutlaka bir borsası olmalı"
Diyarbakır’da yaklaşık 5 yıldır kurutmalık domates üretimi yapan Şükrü Işık, yetkililere çağrıda bulunan Işık, kurutmalık üreticileri ile çiftçilerin kooperatifleşmesi gerektiğini ve kuru domates için bir tarım borsasının kurulmasının şart olduğunu söyledi.
Geçtiğimiz yıl ciddi zararlar ettiklerini kaydeden Işık, "Yaklaşık 5 yıldır bu bölgede kurutmalık işi yapıyoruz. Kurutmalık süreci yaklaşık 2 ay sürüyor. Burada güneşin altında kuruttuğumuz domatesleri İzmir'deki fabrikalara gönderiyoruz, onlar da yurt dışına ihraç ediyor. En az 100 kişiyi istihdam ediyoruz. Güneşin sıcağında mücadele veriyoruz. Günlük ortalama 100 tona yakın yaş domates seriyoruz. Bir taraftan kuruttuğumuz domatesleri toplarken diğer taraftan kurumaları için yeniden domates seriyoruz. Herkes bir umutla bu işe başlıyor. Geçen sene kurutmacılar olarak büyük zararlar ettik. Kuru ve yaş domates para etmedi. Bu yıl biraz umutluyuz, çünkü geçen yıla göre ürün az. Yetkililerin bu konuya el atmaları gerekiyor. Kurutmacı ve çiftçilerin kooperatifleşmesi lazım. Kuru domatesin bir borsasının olması gerekiyor. Çiftçi ve işçi parasını istediğinde, elimdeki malı zararına satmak zorunda kalmayayım. Bu piyasanın bir borsası olursa en azından malın değeri ortada olur." şeklinde konuştu.
Mustafa Kaya
"Hayat şartlarımız çok zor, içme suyumuz yok, böcek ve yılanlarla boğuşuyoruz"
Kurutma mesaisi yapan tarım işçilerinden Mustafa Kaya, "Biz burada bu işin işçiliğini yapıyoruz. Kesip kuruttuğumuz domatesler yurtdışına gidiyor. 50-60 işçiyle çalışıyoruz. Kasa hesabıyla, bu sıcakta güneşin altında çalışıyoruz. Sabah saat 04:00'ten akşam saat 20:00 kadar çalışıyoruz. Öğlen bir saat molamız var. Günde yaklaşık 80-90 ton domates doğruyoruz. Yaklaşık bir hafta kurutmaya bıraktığımız domatesleri toplayıp çuvallara dolduruyoruz. Bu güneşin altında halimiz çok kötü. Çoluk çocuk mahvoluyoruz. Kazandığımız paranın da bir değeri yok. Bir yevmiyemiz bir öğlen yemeğimize karşılık neredeyse." ifadelerini kullandı.
Mehmet Gençer
Çalışma koşullarından dert yanan Mehmet Gençer, "Hayat şartlarımız çok zor. Batıda çalışan mevsimlik işçilere barınma yerinden sağlık alanına kadar imkanlar sağlanıyor ama biz burada tüm şartlardan yoksun bir şekilde çalışıyoruz. İçme suyumuz yok, kuyu suyu içiyoruz. İçtiğimiz sudan çocuklarımızın mideleri hep ağrıyor. Her akşam çavuşumuz çocuklarımızdan birini muhakkak hastaneye götürüyor. Sabahtan akşama kadar böcek ve yılanlarla boğuşuyoruz. Çocuklarımız lavaboya gitmeye dahi korkuyor. Batı illerimizdeki köylerde de çalıştık, barınaktan tutun sağlık çadırlarına kadar imkanlar sağlanmıştı. Biz doğu ilerinde çalışan işçiler için hayat şartları neden bu kadar zor? Çocuklarımız okullara ve yaz kurslarına gitmesi gerekirken burada bizimle domates kesip ailelerine katkıda bulunuyor. 7-10 yaşındaki çocukların bu sıcağın altında ne işi var? Anlatmaya çalışıyoruz ama bizi dinleyen yok. Burada çalışanların hiçbirinin sigortası yok." şeklinde konuştu.
Osman Gençer
"Arkadaşlarım sınavlara hazırlanırken ben bu sıcağın altında çalışmak zorunda kaldım"
Okuduğu İlahiyat Fakültesini bölüm 2'nciliğiyle bitirip atanamayan Osman Gençer ise sınav maratonunu bırakıp ailesine destek olabilmek için tarımda çalışmak zorunda kaldığını ifade ederken kamudaki mevcut açıklara rağmen atamaların yetersiz yapıldığını dile getirdi.
Yaklaşık 12 yıldır tarım işçiliği yaptığını belirten Gençer, "Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesini okudum. Okuduğum dönemlerde çoğu zaman harçlığım olmadığı zamanlarım oldu. Maddi imansızlıklardan dolayı okuluma çoğu zaman ara verip aileme destek olmak için geldim. Arkadaşlarım KPSS, AGS, DHBT gibi sınavlara hazırlanırken ben ders çalışmayı bırakıp aileme maddi konuda destek olabilmek için bu sıcağın altında çalışmak zorunda kaldım." ifadelerine yer verdi.
Gençer, "İlahiyatı atama puanları veya alımlar için değil, sevdiğim için okudum ve 3,40 puanla fakülte ikincisi olarak bitirdim. Her ne kadar atama için ilahiyata gitmemiş olsam dahi önümde bir hayat var ve onun hesabını yapmam gerekiyor. Üniversiteye gittiğim yıl atama puanları 70-72, şimdi 80-85 arası olmuş. O kadar mezun var, alım yapılmıyor. Her gittiğimiz köyde veya camide ya imam ya da müezzin eksiği var. Bu kadar eksik varken neden alım yapmıyor ve biz buralarda sürünüyoruz." diye sitemini paylaştı.
Ferhat Kaya
"Günlük 100 ton civarı domates indiriyoruz, havanın sıcaklığından çalışamıyoruz"
İşçilerden Ferhat Kaya ise şunları söyledi:
"Saat 4:30'da kalkıyor 8'e kadar çalışıyoruz. Kahvaltıdan sonra tekrar çalışıyoruz 12.00'ye kadar. Öğle yemeğinin ardından işimize devam edip saat 16.00'ya, çay molasından sonra 20.00'ye kadar bu işi yapıyoruz. Günlük 100 ton civarı domates indiriyoruz. Havanın sıcaklığından çalışamıyoruz, yoruluyoruz." (İLKHA)