Diyarbakır'da "Kuşatmaya Direnen Yürekler" temalı program düzenlendi

İşgal rejimi tarafından 31 Mayıs 2010'da Filistin'e insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine yapılan saldırının üzerinden 15 yıl geçti. siyonist çetenin gerçekleştirdiği katliamda şehid olan Diyarbakırlı Ali Haydar Bengi anısına şehadetinin yıl dönümünde program düzenlendi.

Davet ve Gençlik Vakfı, Şehid Ali Haydar Bengi Derneği ve Ayder tarafından merkez Yenişehir ilçesi Selahaddin Eyyubi Camii Konferans Salonunda düzenlenen program, Hafız Kurra Yakup Bulutlu'nun Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından Ay-Der Başkanı Doç. Dr. Fikret Özçelik selamlama, Davet ve Gençlik Vakfı Başkanı Dr. Maruf Çelik açılış, programa konuk olarak katılan Irak Kürdistan İslam Birliği Partisi temsilcilerinden Nusreddin Üstad ve son esir takasında özgürlüğüne kavuşan HAMAS Mücahidi Mahmud Hammad günün anlam ve önemine binaen birer konuşma yaptı.

"Ali Haydar Bengi'nin kalbi onu Filistin için şehid olmaya götürdü"

Konuşmasında programa davet edildiğinden dolayı etkinliği düzenleyen STK'lara teşekkürlerini ileten Hammad, bir sonraki buluşmanın Mescid-i Aksa'da olması temennisinde bulunarak şunları söyledi:

"Şu anda Selahattin Eyyubi'nin topraklarında Selahattin Eyyubi'nin misafiriyiz. Onun torunlarıyla izinde gidenlerle beraberiz. Bizler onun yolunda şehid olanların yolunda olanlarla birlikteyiz. Özellikle Mavi Marmara şehitleri ve Ali Haydar Bengi Hoca'yı anmak için buradayız. Ben Bengiyi tanımadım ama onun cesaretli olduğunu duydum ki adı Ali olan cesur olmak zorundadır. Hazreti Ali'den dolayı Ali adını alan kişi cesur ve cesaretli olmalıdır. Ben Ali Haydar Bengi'nin büyük bir kalbe sahip olduğunu öğrendim. Bu kalbi onu Filistin için şehid olmaya götürdü. Allah onun şehadetini kabul etsin. Onun kanını Gazze'de şehid olanların kanıyla bir etsin."

Sinevizyon gösterimi ve Halid Meşal'in video Konferans videosu ile devam eden programda Dünya Müslüman Alimler Birliği Kudüs Komisyon Başkanı Mervan Ebu Ras bir konuşma gerçekleştirdi.

Tarih boyunca devam eden Filistin ve Türkiye birlikteliğine dikkat çeken Ebu Ras, "Mavi Marmara olayı Filistin ile Türkiyeli Müslümanların kanlarının buluştuğu destansı bir hadisedir, insanlık dramıdır. Türkiye'nin tarihine baktığımızda Filistin'le bağları her zaman güçlü ve kuvvetli olmuştur. Tarih konusunda çok da geriye gitmeye gerek yok. Sultan Abdulhamid döneminde Filistin toprakları Türkiye himayesi altındaydı ve İslam hilafeti bizleri de topraklarımızı da koruyordu." diye hatırlattı.

"Bu kardeşlerimiz Mavi Marmara'yla denizin derinliklerinde siyonizme meydan okudu"

Mavi Marmara Saldırısı hakkında da konuşan Ebu Ras, "Mavi Marmara gemisinde şehadete yürüyen şehidleri, Şehid Ali Haydar Bengi'yi anma çok önemlidir. Çünkü bu kardeşlerimiz Mavi Marmara'yla denizin derinliklerinde siyonizme meydan okudular. Mavi Marmara şehidleri kahramanlık gösterdiler ve hedefleri o dönemde ablukayı delip Gazze'ye yardım ulaştırmaktı. Nitekim o günlerde Gazze'de ölülerimizi gömecek toprak parçası, yaralılarımızı tedavi edecek ilaç bulamıyorduk. O dönemde tüm marketler boşaltılmıştı. Çünkü düşman Gazze'ye hiçbir şeyin girmesine izin vermiyordu. Bu kardeşlerimiz ablukayı delmek için geldiklerinde düşman böyle bir durumda kafasının ezileceğini anlamıştı. Mavi Marmara Gemisi ile ablukayı delmek isteyen bu kardeşlerimiz denizin derinlilerine ulaştıklarında onları koruyup kollayan hiçbir güç olmamasına rağmen direndiler. Çünkü onlar Gazze'deki kardeşlerini kurtarmak, ablukayı delmek istiyordu. siyonist güce karşı dimdik ayakta durdular." ifadelerini kullandı.

Gazze'de devam katliam ve soykırımlardan da söz eden Ebu Ras, şu ifadelere yer verdi:

"Sıkıntılar tekraren devam etmektedir. Şu an her evde açlık var, her hasta ilaçlardan yoksun, öğrenciler 2 yıldır hiçbir eğitim alamıyor; camilerin yüzde 80'i, okulların birçoğu, üniversite ve enstitülerin tümü yıkılmış, su kuyuları yerle bir olmuş, ekmek fabrikaları bombalanmış durumdadır. siyonistler o kadar düşmüşler ki süt içen çocukları dahi öldürüyorlar. Soğuk kanlılıkla çok değişik öldürme taktikleri uyguluyorlar. Nazilerde dahi 'ben bugün süt içen bir çocuğu öldürmek istiyordum ama nasip olmadı, 10 yaşında çocuğu öldürdüm' diyen bir ordu askeri görülmemiş. Hiçbir ordu görmediniz ki yoldan geçen kadını, erkeği, çocuğu öldürsün ve sonrasında 'yorgunluğumu insanları öldürerek geçiriyorum' desin. Bu ifadeler bunların ne kadar insanlık dışı olduğunu gösteriyor."

"siyonizm insanlık düşmanıdır ve bu düşmana karşı mücadele ediyoruz"

Ebu Ras, "Onları din adamları olan hahamlar, askerlere 'Filistinlileri, kadınları ve çocukları öldürün! Evlerini başlarına yıkın! Mescidlerini yerle bir edin. Filistinlilerin gönlündeki Allah inancını çıkarın' telkinlerinde bulunuyor. Bunlar insan değiller, insanlığın en aşağılıklarıdırlar. Bizler sadece Filistin işgal edildiği veya mukaddesatlarımız çiğnendiği için mücadele etmiyoruz, siyonizm insanlık düşmanıdır ve bu düşmana karşı mücadele ediyoruz. Bu siyonistler sizleri de sevmiyor. Nitekim Türkiye'ye ait hastaneyi de bombaladılar. Türkiye'nin tek başına kendilerine karşı direniş gösterebileceğini bildiği için son zamanlarda Türkiye'den gelen tüm yardımları çöpe atmışlar." ifadelerini kullandı.

Bu insanlık düşmanlarına karşı hür olan herkesin mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Ebu Ras, "Öyle bir mücadele olmalı ki siyonizm sözcüğü sözlüklerden atılmalıdır. Çünkü bunlar aşağılık kimselerdir, kan emici vampirlerdir. Yıllardan beri Mescid-i Aksa'mız işgal altındadır. Son dönemlerde orada gerçekleşen olaylardan biri de kaotik ritüellerini orada işlemeleridir. Bizim mescidlerimizde kendi ibadetlerini özgürce yaparken milyarlarca Müslüman nerede? Müslüman devletler nerede?" şeklinde konuştu.

Program, Grup Yürüyüş'ün Filistin ve Gazze'ye ithafen seslendirdiği ilahi ve ezgilerle son buldu. (İLKHA)