Yazılı açıklama yapan Bolat, "Batı dünyasında vicdanların çok geç de olsa sanki uyanmaya başladığını" söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde Suriye konusundaki politikalarını ve duruşlarını Türkiye olarak, yıllardır ilkeli bir şekilde devam ettirdiklerini belirten Bolat, "Sonuçta haklılığımız ortaya çıktı ve 8 Aralık devriminden sonraki yeni Suriye hükümetinin milli birliği, siyasi ve ekonomik istikrarı sağlama hususundaki kapsayıcı ve kuşatıcı politikalarını da destekledik." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gerek ABD'nin yeni yönetimi gerekse de Avrupa Birliği liderleri nezdinde yaptığı girişimler sonucunda, Suriye'ye yönelik AB ve ABD yaptırımlarının "geç de olsa kaldırılmasını memnuniyetle karşıladıklarını" söyleyen Bolat, "Böylece Suriye'de milli birlik hükümeti kurulduktan sonra, bu geçiş sürecinde Suriye'nin dünyaya entegre olmasında ve mali kaynakların akışının sağlanmasında en önemli engel olan mali ve ticari yaptırımların kaldırılması çok önemli bir gelişmedir." değerlendirmesinde bulundu.
"Yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte Suriye'deki istikrar ve ekonomik gelişme hızlanacaktır"
Bolat, "Bundan böyle Suriye ile gerek ikili ülkeler arasında, gerekse uluslararası kuruluşlar ile ve gerekse de Suriye diasporasının Suriye'ye yönelik ticaret ve mali transferlerinin önü açılmış olacaktır. Suriye'nin yeniden imarının, istikrarının ve milli birliğinin sağlanmasında bu gelişme önemli bir kilometre taşı olacaktır. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanımızın ısrarlı girişimleri ve ikna çabaları ABD yönetimi ve Avrupa Birliği Konseyi tarafından da benimsenmiş olmaktadır. Bu durum sevindiricidir. Yaptırımların kaldırılmasıyla birlikte Suriye'deki istikrar ve ekonomik gelişme hızlanacaktır." ifadelerini kullandı.
"israili durduracak yegâne güç, dünya ülkelerinin birlikte hareket ederek Netanyahu hükümetine baskılar uygulamasıdır"
Bolat, işgal rejimine yönelik bazı Batılı ülkelerin almış olduğu kararlar hakkında şunları kaydetti:
"Diğer tarafta, Avrupa Birliği'nin ve İngiltere, Fransa ve İspanya gibi önemli ülkelerin israil ile ticaret ilişkileri konusunda son birkaç gündür yaptıkları açıklamalar da çok geç de olsa Filistin'de daha fazla kanın akmasını önleme konusunda ümitleri az da olsa yeşertmektedir.
Bizim ilk olarak 10 Nisan 2024 tarihinde ihracatın yaklaşık yarısını sınırlama kararımız ve devamında da 2 Mayıs 2024 tarihinde aldığımız ihracatı ve ithalatı tamamen durdurma kararımız, ancak bir yıl sonra bazı Avrupa ülkelerinde yavaş yavaş karşılık bulmaya başlamıştır. İngiltere'nin israil ile serbest ticaret görüşmelerini durdurma kararı ve Avrupa Birliği'nin de Hollanda'nın teklifi üzerine AB-israil Ortaklık Anlaşması'nı gözden geçirme kararı da önemlidir.
Aynı zamanda önceki gün 22 Avrupa ülkesinin israile Gazze'ye ve Batı Şeria'ya yönelik saldırıları derhal durdurması ve insani yardımların Gazze'ye hemen girişine izin vermesi çağrıları israil üzerinde önemli bir baskı oluşturacaktır. Elbette ki, Türkiye'nin 13 ay önce aldığı israil ile ticareti durdurma kararını diğer ülkeler de vaktinde uygulasaydı, Gazze'deki yıkım, can kaybı ve yaralanma sayısı bu kadar büyük olmayacaktı. israilin saldırganlığı ve şımarıklığına uluslararası toplumun birlikte dur deme gücü olmasına rağmen, bugüne kadar bu uygulanamadı. israili durduracak yegâne güç, dünya ülkelerinin birlikte hareket ederek Netanyahu hükümetine ekonomik, siyasi ve askeri baskılar uygulamasıdır. Gazze'de bir soykırım ve insanlık dramı yaşanmaktadır. 2025 dünyasında israil tarafından yapılan bu vahşet sahneleri insanlık tarihine bir utanç vesikası olarak geçecektir." (İLKHA)