Tarih: 29.09.2025 18:43

HÜDA PAR'dan ABD’nin Gazze’de 'geçiş dönemi' planına tepki

Facebook Twitter Linked-in

HÜDA PAR Sözcüsü Yunus Emiroğlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Emiroğlu, “Türkiye başta olmak üzere BM Güvenlik Konseyi’nde işgal rejimine karşı tepkisini açıkça ortaya koyan ülkeler, küresel vicdanın sesi olan Sumud Filosunu denizden ve havadan korumalıdır.” ifadelerini kullandı.

“İspanya ve İtalya’nın donanma gemileriyle filoya eşlik etme kararı önemlidir”

Siyonist terör rejiminin, Sumud Filosuna saldırı hazırlığında olduğuna dair haberleri endişeyle takip ettiklerini ifade eden Emiroğlu, “Gazze’de süren soykırımın ve ablukanın kırılması için yola çıkan bu insanî yardım filosu, yalnızca Filistin halkı için değil, insanlığın vicdanı için de büyük bir umudu temsil etmektedir. Siyonist rejimin saldırı tehditlerine karşı İspanya ve İtalya’nın donanma gemileriyle filoya eşlik etme kararı önemlidir. Bu adım, uluslararası toplumun siyonist terör rejiminin keyfi ablukasına karşı artık seyirci kalmaması gerektiğini de hatırlatmıştır. Benzer adımların İslam ülkeleri tarafından da atılması gerekir. Fakat maalesef bugüne kadar bu anlamda somut ve caydırıcı hiçbir girişimde bulunmamışlardır.” dedi.

“Sumud Filosu denizden ve havadan korunmalıdır”

“Gazze soykırımı, İslam dünyası için utanç verici bir sınav haline gelmiştir.” diyen Emiroğlu, şöyle devam etti:

“Filistin halkı açlık, bombardıman ve yoklukla mücadele ederken İslam ülkelerinin sessizliği kabul edilemez. Türkiye başta olmak üzere BM Güvenlik Konseyi’nde işgal rejimine karşı tepkisini açıkça ortaya koyan ülkeler, küresel vicdanın sesi olan Sumud Filosunu denizden ve havadan korumalıdır. Gayrimeşru ve gayri insanî ablukayı kırmak ve Gazze’ye insanî yardım ulaştırmak için yola çıkan filo, ismine yakışır bir kararlılıkla korunmalıdır.”

“Bu sinsi planın amacı, bağımsızlık mücadelesi veren Gazze’nin direnişini kırmak”

ABD’nin Gazze’de beş yıla kadar sürecek 'geçiş dönemi' planına da değinen Emiroğlu, HAMAS ve Filistin Yönetimi’nin devre dışı bırakılmak istendiğini belirtti. Planın kabul edilemez olduğu ifade eden Emiroğlu, “Gazze’de yaşanan soykırımın ardından Filistin halkının iradesi hiçe sayılarak 'atanacak' herhangi bir 'geçiş yönetimi', siyonist terör rejiminin hedeflerini hayata geçirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu sinsi planın amacı, bağımsızlık mücadelesi veren Gazze’nin direnişini kırarak Filistin topraklarını müstemleke bir belde haline getirmek ve böylece ‘Filistin Devleti’ umudunu ortadan kaldırmaktır.” şeklinde konuştu.

“Arap ve Müslüman ülkeler, bu utanç verici planlara dâhil olmamalı”

Filistin halkının meşru temsilcilerinin HAMAS ve direniş grupları olduğuna vurgu yapan Emiroğlu, “ABD tarafından finanse edilen ve siyonist amaçlara hizmet eden proje, Filistin davasını tasfiye etmek ve direnişi etkisizleştirmek için tasarlanmıştır. Arap ve Müslüman ülkeler, bu utanç verici planlara dâhil olmamalı; bunun yerine Gazze’deki direnişi desteklemelidir.” dedi.

“Filistin’in geleceği özgürlük mücadelesiyle şekillenecek”

Emiroğlu, Gazze soykırımının durdurulmasının tek yolunun direnişin güçlendirilmesinden ve siyonist terör rejiminin uluslararası alanda tecrit edilmesinden geçtiğini belirterek Filistin’in geleceğinin özgürlük mücadelesiyle şekilleneceğine dikkat çekti.

“BM’nin yapısının köklü bir şekilde revize edilmesi zorunludur”

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Gazze’deki soykırıma dair yapılan çağrıların somut adımlara dönüşmediğini dile getiren Emiroğlu, “İşgalci siyonist rejimin sözde başbakanı Netanyahu’nun BM kürsüsünde konuşturulması, uluslararası toplumun geldiği vahim noktayı gözler önüne sermektedir. Soykırımın durdurulması amaçlanıyorsa yapılması gereken, bu rejimin BM’den atılmasıdır.  Katliam emri veren, savaş suçları işleyen bir terör örgütü elebaşının BM’de söz hakkı bulması insanlık adına utanç vericidir. Birleşmiş Milletler, artık ABD’nin bir aparatı haline gelmiş ve dünya halklarının güvenini kaybetmiştir. Kendi personelini, kurumlarını ve yardım çalışanlarını bile koruyamayan bir yapı, mazlum halklara nasıl güven verebilir? Bu nedenle BM’nin yapısının köklü bir şekilde revize edilmesi, veto sisteminin kaldırılması ve adalet merkezli bir düzenin inşa edilmesi zorunludur.” dedi.

“BM, insanlık vicdanında iflas etmiş bir kurum olarak tarihe geçecektir”

“'Dünya beşten büyüktür' sözü artık hayata geçirilmeli” diyen Emiroğlu, şöyle devam etti: “Dünya milletleri, siyonist rejime meşruiyet kazandıran uluslararası platformlara karşı ortak tavır almalıdır. Aksi hâlde BM, insanlık vicdanında iflas etmiş bir kurum olarak tarihe geçecektir.”

“Ortak altyapı ve enerji projeleri geliştirerek bölgesel dayanışmayı güçlendirmelidir”

Türkiye’nin ABD ile imzaladığı gaz anlaşmasının enerji arz güvenliği açısından önemli olduğunu belirten Emiroğlu, “Türkiye’nin asıl önceliği, komşu ülkelerle kalıcı ve karşılıklı faydaya dayalı bir enerji iş birliği tesis etmek olmalıdır. Bölgesel enerji denkleminde dış aktörlerin siyasi şantaj ve baskı araçlarına bağımlı kalmak, uzun vadede Türkiye’nin stratejik çıkarlarını zedeleyecektir. Bu nedenle Ankara, komşu ülkelerle doğrudan müzakereleri hızlandırmalı; ortak altyapı ve enerji projeleri geliştirerek bölgesel dayanışmayı güçlendirmelidir. Türkiye’nin çıkarı; bölge ülkeleriyle kurulacak dengeli ve karşılıklı güvene dayalı ilişkilerde dış baskılara karşı ortak tavır alacak bir enerji diplomasisi inşa etmektedir.” diye konuştu.

“TOKİ’den hak sahipliği kazanan vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilmeli”

TOKİ hak sahiplerinin yaşadığı sorunlara da dikkat çeken Emiroğlu, pandemi döneminde konut fiyatları ve kira artışlarının vatandaşları ciddi şekilde mağdur ettiğine değindi. Konut fiyatları ve kiralarındaki artışın devam ettiğini belirten Emiroğlu, “2022 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kiracı vatandaşlarımızın ev sahibi olabilmesi amacıyla TOKİ’nin “İlk Evim Arsa Projesi” büyük bir müjde olarak duyuruldu. Proje kapsamında iki sene içinde 250 bin konutun teslim edilmesi planlanmıştı. Ne var ki 6 Şubat depremi ile beraber tüm planlamalar bozuldu. Hükümet, 11 ilimizi sarsan depremin yaralarını sarabilmek için bazı projeleri erteledi ve deprem bölgesine öncelik verildi. Depremin yaraları tam anlamıyla sarılamamış olsa da TOKİ’den hak sahipliği kazanan vatandaşlarımızın mağduriyetleri giderilmeli ve konutların teslimi için çalışmalar hızlandırılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

“Hak sahipliği kazanan vatandaşlarımızın hayalini kurdukları konutlara ulaşması için çalışmalar hızlandırmalı”

TOKİ taksit ödemelerinin ev teslimi yapılmadan hak sahiplerinden tahsil edilemeye başlandığını ve bu durumun mağduriyetlere sebep olduğunu ifade eden Emiroğlu, “TOKİ taksit ödemeleri, önceki yıllarda olduğu gibi hak sahipleri evlerine yerleştikten sonra başlatılmalıdır. Vatandaşlarımız, TOKİ'den yeterli bilgi alamamaktan ve aradıklarında muhatap bulamamaktan da şikâyetçidir. 2022 yılında hak sahipliği kazanan vatandaşlarımız süreçle ilgili mutlaka bilgilendirilmeli ve kendilerine dönüş yapılmalıdır. Kura ile hak sahipliği kazanan vatandaşlarımızın hayalini kurdukları konutlara ulaşması için çalışmalar hızlandırmalı; iletişim ve bilgilendirme süreçleri daha şeffaf ve erişilebilir hâle getirmelidir.” şeklinde konuştu. (İLKHA)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —